AĞLARIM GÜLENİM YOK
92 yaşındaydı Mehmet amca. Ara sıra bir araya gelir bir şeyler yer içer, sohbet ederdik. Yeğenimin eşinin akrabasıydı, bana "yeğenim" diye hitap ederdi. Bir araya geldiğimizde, laf lafı açar, arada bir anılarını anlatırdı. Yine bir gün sohbet sırasında, "Dinle bakalım yeğenim." diyerek, uzun yıllar öncesi Urfa'dan Gaziantep'e gelmiş bir imamla ilgili anısını anlatmaya başladı:
"Şehirdeki caminin birisine Urfa'dan yakışıklı genç bir imam geldi. Bekardı. Çok da güzel bir sesi vardı. Fazla sürmeden ünü şehre yayıldı. Nerede bir Mevlit okunsa, nerede bir sohbet yapılsa onu çağırıyorlardı. Onun mevlit okuduğu yer dinleyici ile doluyor, hayranlıkla onu dinliyorlardı. Özelllikle kadınların, genç kızların ilgisi daha fazlaydı. O zamanlar imamlar şimdiki gibi devletten maaş almıyor, müezzinler ve imamlar gönüllü görev yapıyorlardı. Cami cemaatinin ve çevrenin yardımları, mevlit, toplantı ve cenazelerde verilen bahşişlerle yaşam sürüyorlardı.
Mevlitler ve toplantılara daha çok Urfalı imam çağrılmaya başlanınca diğer imamların gelirleri azaldı. Dolayısıyla bir kızgınlık ve kıskançlık başladı. Urfalı imam bekardı gençti yakışıklıydı. Kadınların imama olan ilgisi erkekleri de rahatsız etmeye başlamıştı. Nihayet, bir süre sonra imam hakkında dedikodular başladı. Kadınlara, kızlara yan baktığı, ahlaksız biri olduğu yönünde dedikodular. Aslında öyle bir şey yoktu tabii ki. Biz de, herkes de bu dedikoduları kimin çıkarttığını az çok biliyorduk. Sonunda olan oldu, ileri gelenler ve yetkililere ulaştı şikayet ve dedikodular. İmamın görevden ayrılması sağlandı.
O günler, bir gece, şehrin ana caddesinde eve doğru giderken bir bankın üzerinde yatan birisi dikkatimi çekti. Şehirde herkesin, iyi kötü sığınabileceği bir ev veya bir yer mutlaka olurdu o zamanlar. Sokakta kimse bırakılmazdı. Bankın yanından geçerken yan gözle baktığımda onun, camiden kovulan Urfalı imam olduğunu gördüm. Biraz yürüyüp ilerde kuytu bir yerde, duvara yaslanıp onu izlemeye başladım. İmam biraz sonra doğruldu, oturdu ve elini kulağına götürdü. Güçlü ve güzel sesiyle gecenin sessizliğinde her tarafa yayılan bir türkü söylemeye başladı,
Ağlarım Gülenim yok,
Vallah aney gözyaşım silenim yok,
Başım alıp diyar diyar giderim,
Ardım sıra gitme kal diyenim yok.
İşte böyle yeğenim. İmamı o geceden sonra bir daha görmedim. Ama ne imam, ne gecenin içinde yayılan billur gibi sesi, ne de o türkünün sözleri hiç aklımdan çıkmadı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder